iakkas

Merhaba Avadanlılar ve kendini Avdanlılara yakın hissedenler. Bu akşam derneğimizin      Antalya'da düzenlediği 4. toplantısı. Ümit ederim ki bu toplantıların ömrü uzun olsun..!!. Bunu, giderek daha coşkulu, daha katılımlı hale getirmek veya giderek sönükleştirmek bizim elimizde. Bunu bu şekilde belirttikten sonra size iki konuda görüş ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

Birincisi derneğin yaşatılması, diğeri de etkinliğin sosyal bölümü.

1- Bu derneğin yaşaması ve gelişmesi için bazılarımızın bedensel, bazılarımızın maddi özverisine ihtaiyaç var, birde kesinlikle üye sayımızın artması şart.
a- Bedensel özveride bulunanlar; bunlar derneğin kuruluşundan bu yana gerek yönetim içinde görev alarak, gerekse yönetim dışındaki uğraşlarıyla katkıda bulunanlar. Burada özellikle Şaban başkana ve yakın çalışma arkadaşlarına minnet boçluyuz,hepsine çok teşekkür ediyorum ve alkışlıyorum, sağolsunlar.
b- Birileri daha varki; bunlar da derneğin varlığını devam ettirmesinde maddi desteklerini esisgemeyenler. Gerek şenlik ağalığını alarak büyük maddi özveride bulunan, gerek ağalık adayı olup hatırı sayılır yardımlarda bulunanlar; bunlar her türlü takdir ve övgüyü hak ettiler bence. Bu kişiler ayrıca, kendi çaplarında Avdanlı birer iş adamı olarak da gururumuzdurlar, onlarıda alkışlıyorum sağolsunlar.
c- Bedensel ve maddi destekte bulunmayıp, ancak derneğin gelişip yaşamasında gönülden destek verenler, yıkıcı değil yapıcı eleştirilerini yapanlar, derneğe üye olanlar, her toplantısına veya şenliğine katılmaya çalışanlar. sizide alkışlıyorum sağolun. Başkan geçen gün telefon ile "abi davetiyeni hangi adrese göndereyim" dedi. Bende, yabancımıyım, toplantı gününü biliyorsam ne gereği var davetiyenin dedim. Lütfen beklenti içinde olmayalım, hoşumuza gitmeyen yönleri usulüne uygun yer ve zamanda iletelim ama, geri durmayalım.

2- değinmek istediğim ikinci kunuda şu; Aslında burada ve Köydeki şenlikte bir araya gelme eylemine dar açıdan veya at gözlüğü ile bakarsak; birbirimizi gördük, biraz da eğlendik deyip geçebiliriz. Bu olayı basite indirmek olur. Ama at gözlüğünü çıkarıp biraz daha geniş açılı bakarsak olayın sosyo-kültürel yönünü görebiliriz. İster medenileşme deyin, ister bazıları gibi globalleşen dünya deyin, adına ne derseniz deyin, bu dediğimiz şey insanı makinaleşmeye-robatlaşmaya götürüyor. İnsani değerler yozlaşmaya, insanlar yabancılaşmaya, kültürümüz-geleneklerimiz aşınmaya başlamıştır. Dünya telaşı içinde her birimiz, kendimizi, akrabalarımızı, dostlarımızı, hemşehrilerimizi ya unutur, yada arka plana atar olduk.
İşte bu etkinliklermiz sayesinde eşimizi, dostumuzu, akrabamızı, komşumuzu, köylümüzü görme veya daha sık görme şansımız, bazılarımız için de hiç olmazsa yılda bir defa köyünü görme şansı oluyor. O topraklar kimimizin doğup büyüdüğü, kimimizin doğduğu, kimimizin de atalarının toprakları. O toprakları kırsal yapısından, tozlu yolundan dolayı sakın hakir görmeyin. Orası sizin etiniz,kemiğiniz, damarınızdaki kanınız.
Özellikle çocuklarnızı, gençlerinizi zaman zaman köye götürün ve güğsünüzü gere gere işte senin köyün deyin, içinizde  hiç eziklik duymadan. İçinizdeki güzelliği oralardan kazandığınızı söyleyin. İnanın uygun dille anlatılınca çocuklar ve gençler de sizi anlayacak ve oralara sempati duyacaktır. İşte bunlar derneğin sosyo-kültürel etkinlikleridir. Sizce bunun için bile derneği yaşatmaya değmez mi.
Aksekilileri hepimiz biliriz veya duyarız. Onların toprakları belki bizimkinden daha verimsiz, daha kıraç. Ama Aksekilileri Türkiye de bilmeyen yok. Sadece ticari yetenekleriyle, eğitilmişlikleri ile değil, aynı zamanda topraklarına bağlılıklarıyla tanınıyorlar... Derneklerin birincil görevi olan dayanışmayı Aksekililer en iyi şekilde beceriyorlar. Adlarını böylece ülke geneline tanıttılar Avdanlılar da zamanla neden buna yakın bir özellikleriyle tanınmasın. Derneğimiz geliştikçe, aktiviteleri arttıkça bu neden olmasın. Avdanlı aslında kabuğunu kırdı, ama bunu bazılarımız tam kavrayamadı.

DR.İBRAHİM AKKAŞ

Bültene Abone Ol